GERILEME DEVRINDE DOGU ANADOLU
Osmanlý imparatorlugunun yukselme ve duraklama donemlerinde
orta ve batý Anadolu'da Sunni ve Alevi ayaklanmalarý olurken ayný
sekilde Dogu Anadolu insanlarý da etkileniyorlardý.
1639 Kasrýsirin antlasmasýndan sonra birkaç sýnýr olayýnýn dýsýnda
Osmanlý-Iran iliskileri normal geçmekle beraber halk kesimi arasýnda
buyuk huzursuzluklar vardý. Asiretler arasý gerginliklerle beraber
Alevi-Sunni çatýsmalarý da eksik olmuyordu. Bolgedeki huzursuzluklarý
pekçok etmen vardý. Bunlarý soylece sýralamak olasý.
1-Egitim ve ogretimin sýfýr noktada olusu, cehaletin ve yoksullugun
kol gezmesi.
2-Halkýn, inanç bezirganlarýnýn elinde býrakýlmasý.
3-Tarikatlarýn ve mezheplerin çag dýsý hurafelerle halký uyutmalarý.
4-Asiret kavgalarý, soygun ve baskýnlarýn yogunlasmasý.
5-Feodal kalýntýlarýn halký ezmeleri.
6-Devlet eliyle yapýlmasý gereken alt yapý kurumlarýnýn olmayýsý.
7-Ust yapý kurumlarýnýn cahil, bilgisiz kisilerin ellerinde olmasý.
8-Halkýn ekonomik krizin içinde bocalayýsý, tarýmýn ilkel yontemlerle
yapýlmasý.
9-Hamidiye alaylarýnýn Alevi Toplumunu ezmesi.
10-Eskiyalarýn, yol kesenlerin çogalmasý, can ve mal guvenliginin olmamasý.
11-Rusvet ve irtikabýn, vurgun ve tefeciligin çogalmasý.
Ayrýntýlarýna inildiginde gelismeyi olumsuz yonde etkileyen nedenlerin
yuzlercesini sýralamak olasýdýr. Bu olumsuzluklar pes pese, ardý ardýna
Dogu ve Guneydogu'da da ayaklanmalarý getirmistir.
Karayazýcý-Celali-Agrý -Hakkari-Zilan ayaklanmalarý bunlara birer
ornektir.
Celali isyanlarýna Osmanlý toplumundaki zumrelerin hemen hepsi
degisik oranlarda katýlmýslardýr. Isin ilginç yani zumrelerden her
birinin bazan isyancýlarýn, bazanda isyana karsý olanlarýn yanýnda
yer almýsdýr. Celali hareketlerinin ozeligi, kimin kimden yana oldugu
pek anlasýlmayan bir kavgada her kesin biribirine saldýrmasýdýr.
Isyanlarýn baslangýcýnda Celali niteligi medrese ogrencilerine, yani
suhtelere verilmektedir. Ekonomik bunalýmýn artýgý orada, koylu,
çocugunu bu medreselere gonderip onlarýn sagladýgý imkanlardan
olgunu yararlandýrmak istemisti. 1575 yýllarýnda bu medreseler
týklým týklým dolmustur.
Ne var ki suhtelerin egitime devamlarýna ust duzeydeki kuruluslarýn
sayýsý yetmedigi gibi medreselerin kaynaklarý da boyle buyuk bir
ogrenci kitlesini besleyecek guçten yoksundur. Bu durumda suhteler
toplu olarak çevre koylerine saldýrmaya, koyluden zorla vergi almaya,
yol kesip eskiyalýk yapmaya baslamýslardýr. Kýsa surede butun
Anadolu'yu kapsayan suhte birlikleri ilk Celali dalgasýný meydana
getirmislerdir.
Ikinci buyuk Celali hareketinin temelinde Leventler vardýr.
Buna ekonomik darlýk ve multezim baskýsý karsýsýnda çifti
çubugu býrakýp eskiyalýga baslayan koylulerdir. Ancak Leventlerin
onem kazanmalarý, Ehli orfun emrine girip buyuk Celali birliklerini
meydana getirmelerinden sonra olacaktýr.
Ehl-i orf, topraklarýnýn emniyet duzenlerini korumakla gorevli devlet
memurlarina verilen toplu isimdir. Beylerbeyi, Sancakbeyi, Subasý gibi
(Yuksek idare amirleri) Celali isyanlarýnýn kendini ozgu niteliginden
oturu onceleri suhtelere karsý koyluyu ehl-i orf, sonralarý kendisi
Celalu olarak koylulere saldýrmýs, en buyuk talaný yapmýstýr.
Gerileme devrindeki keyfi yonetim, luks ve safahat, buyuk çapta
butçe açýklarý ve beliren ekonomik krizler ile pes pese birbirini
kovalayan savaslardaki yenilgiler, verilen savas tazminatlarý ve
ugranýlan buyuk toprak kayýplarý, içten içe kaynasmalar giderek
siyasi ve sosyal bunalýmlar yaratmýstýr. Bunun en tipik ornegi:
Has-Týmar-Zeamet" lerin iltizam yoluyla pazarlýk yapýlarak en fazla
parayý verene býrakýlmasýdýr. Boylelikle multezimler halkýn daha
çok ezecek ve devlete verilene karsýlýk vergi adý altýnda kendi hisseleri
için daha çok soygun yapýlacaktýr.
1600 yýllarýndan sonra Anadolu koylusu iki çýkmaz arasýnda
kalmýstýr Ya ýrgatlasmaya, somruye, soygun rýza gosterip yeni
duzene, yani kolelige ayak uyduracak, ya da koyunu terkedip
kimsenin ulasamayacagý uzak koselere, sarp yerlere kacacaktýr.
Nitekim Celali olaylarýnýn 1604 ten sonraki bolumu buyuk kockunluk
donemidir ve halkýn her seyini terkederek uzaklara, çok uzaklara
kaçmasýyla ilgilidir (10) Boyle bir koçkunlukta Aleviler en buyuk
paylarýný alýrlar.
Dogu Anadolu'da durum tamamýyle farklý idi. Yoneticilerinin
degismesi her zaman mumkun olan "Has-Týmar" yerine mulkiyetleri
babadan ogula geçen buyuk topraklarýn sahipleri ilk çag sisteminin
bir devam olan dogal feodaller de bu dogal feodallerle is birligi
yapmýslardýr. Buyuk asiretleri ve derebeyleri ellerinde tutabilmek
için onlarla daima beraber olmuslar ve beraber gorunmuslerdir.
Çýkar birligi, halký yuz yýllarca adeta çift taraflý cendereye almýstýr.
Oyleki bu çýkar birlikleri ve inanç bezirganlýlarý halký surekli olarak
manevi bir baský altýnda tutarken, feodal kalýntýlar da egemenliklerini
rahatça surdurebilmislerdir. Bu çift taraflý cendere Alevi ve Sunni
kesimlerde farklý gelismelere yol açmýstýr.
Sunni toplumlarda Seyh-Hoca ve Imam gibi ust yapý kurumu yoneticileri
seriatin katý kurallarýný uygulayýp halký baský altýnda tutarken,
Alevi oymaklarin Pir-Dede ve Rehberleri de çogu kez halkýnýn yanýnda
ve halkla beraber olmuslardýr. Pir Sultan olayý buna en guzel bir ornektir.
Bunun boyle olmasýnýn iki temel nedeni vardýr.
Birinci devletin ve toplumun surekli olarak Alevileri baský altýnda
tutmasý sonucu Pir ve Taliplerin kenetlenmesi. Ikincisi Alevi ve Bektasi
tarikatinin, Seriatýn katý-tutucu kurallarýnýn tam tersýne devrimci,
yenilikçi ve daha çagdas olusudur. Sunni halk kesimi Seyhlerine karsý
tavir alamazken, Alevi kesiminde bu dokunulmazlýk zihri kaldýrýlmýstýr.