ANADOLU ALEVI KÜLTÜRÜNE DAMGASINI VURANLAR
Anadolu'nun Türkleþmesi x. yüzyýlýn baþlarýnda. O günden günümüze dek geçen süre bin yýllýk bir
zamaný kapsar. Daha önceleri Trakya'dan Dogu Anadolu'ya kadar olan geniþ topraklar üzerinde Hiristiyan
Bizanslýlar egemendi. Güneydogu'daki Kürdistan'ý hariç tutacak olursak Kilikya-Orta ve Dogu Anadolu da
Bizans egemenligi altýnda Ermeni kirallýklarý vardý.
Dogu'dan Horasan üzerinden Anadolu'ya Türkmen akýnlarýnýn baþlamasý ile birlikte Alevi kültürü de
baþlar ayný zamanda akmaya baþlar. X. yüzyýlýn baþlarýnda Anadolu'ya akýn akýn gelen Türkmen
boylarý ve Selçuklular kýsa bir zamanda Anadolu içlerine kadar yayýldýlar. Büyük Selçuklular'ýn
Bagdat'taki halifenin destegini almak için Sunniligi seçerken. Anadolu Selçuklular'ý da Aleviligi
benimsediler. Bu seçenek, karþýt alternatif olmakla beraber Horosan ve Türkeli'ndeki oymaklarýn
bulunduklarý yerlerde Þii kültürü ile Yogrulmuþ olmalarýndan kaynaklanýyordu.
Türkler'in Türkistan'da iken Þiiligi benimsemelerinin tek nedeni, Emevi iktidarý zamanýnda Arap olmayan
topluluklarýn hor görülmesi, "Mevali" adý altýnda köle sayýlmalarý ve Emevilerin Haz.Ali soyunda
zülmetmeleri sonucu olmuþtur.
1071 Malazgirt zaferinden sonra batýya çekilen Hiristiyan Bizanslýlar'ýn yerine Sunni Türk oymaklarýnýn
yaný sýra yer yer Þii ve Alevi Türkmenler aldý. Bu oymaklarýn baþlarýnda Kutalmýþogullarý,
Saltukogullarý, Mengücekler, Daniþmendiler, Afþinler, Yazýrlar, Yabgular, Begdililer, Abdalanlar,
Afþarlar gibi pek çok oymaklar gelir. Anadolu'nun içlerine dagýlan bu boylar, ayrý ayrý bölgelerde birer
beylik kurdular.
Anadolu selçuklu devletinin, Büyük Selçuklar'dan ayrýlýp birligini tamamlayýncaya kadar bu yerlerde pek
çok Alevi -Þii beylikler kuruldu. Buna dogu'da :
1- Erzurum- Kars- Çorum- Rize bölgelerinde Ebul Kasým tarafýndan kurulan SALTUKOGULLARI BEYLIGI
2- Kelkit- Erzincan- Gümüþhane- Giresun yöresinde MENGÜCÜKOGULLARI,
3- Sivas- Tokat- Amasya- Çorum yörelerinde DANÝÞMENTOGULLARI
4- Maraþ ve Elbistan yöresinde MARAÞ BEYLIGI
5- Merkezi Harput-þehri olan ve Çubuk Bey'in oglu Mehmet Bey tarafýndan kurulan DERSÝM BEYLÝGÝ
Bu beyliklerin dýþýnda yine Alevi topluluklarýndan karkýnlar Diyarbakýr yöresine, Çepniler Sivas-
Kayseri- Samsun ve batýda Balýkesir yöresine, tüm yörükler Akdeniz ve Ege sahillerine yerleþirler.
Bunlardan Toroslar'ýn ormanlýk bölgesine yerleþen ve agaç iþleri ile ugraþanlarýna sonradan "Tahtacý"
denilmiþtir. Ayrýca Ankara ve Eskiþehir yöresinde yerleþenler de daha sonralarý Ahi adý ile
adlandýrýlmýþlardýr. Önceleri Iznik'i merkez edinen ve daha sonralarý Haçlý seferleri sýralarýnda
Konya'ya taþýnan Anadolu Selçuklular'ý, Dogu ve Batý Anadolu'daki beylikleri kendilerine baglayýp devlet
statüsüne geçince, devletin temel ilkeleri Türkmen geleneklerine göre oturtuldu. Dogal olarak alevi inanç
ve töreleri de agýrlýk kazanýyordu. Anadolu'da yer alan Alevi misyonunu tarikata dönüþtüren ilk hareket
Ebul Vefa tarafýndan baþlatýlmýþtýr.
Babailik
Babailik tarikatýnýn ilk kurucusu Horosanlý Baba Ilyas'týr. Anadolu Selçuklu devleti, Yazýmýzýn baþ
taraflarýnda belirtigimiz gibi Sunniligi benimseyen Büyük Selçuklular'ýn yönetimine karþý Þii Fatimiler'i
tutus ve Þiiligi benimsemiþtir. Bu yüzünde Horosanda Turkmenler'i ve Erenleri zaman guruplar halinde
Anadolu'ya aktýlar. Bu akýmýn sonuncu olarak Baba ilyas'ta Horasan'dan kalkarak Anadolu'ya gelmiþ,
kýsa zamanda kendini liderlik konumuna getirmiþtir.
Önceleri Ebul Vefa'nýn Alevi inançlý tarikatýn bir mensubu olarak Diyarbakýr'da yerleþmis olan karkýn
Dede'nin halifeligini yapan Baba ilyas, daha sonralarý kayseri'ye kadý olmuþ, arkasýnda Mesudiye
dergahýna çekilerek kendisini tasavvufa vermiþtir. Babailik tarikatý burda köklemis ve kýsa zamanda tüm
Anadolu Türkmenleri arasýnda hýzla yayýlma olaganý bulmuþtur.
Tarikatýn ikinci piri Baba Ihsak da Baba Ilyas'ýn yanýnda yetiþmiþ ve pirinin icazeti ile Samsat kalesini
baglý Kefersut köyünü çekilerek hizmet vermiþtir.
Baba Ishak, dönemine göre çagdaþ bir lider, halkçý ve alýnteri döken emekçi köylüsünde yana tavýr
takýndýgý için kýsa zamanda ertrafýna büyük halk yýgýnlarýný toplamýþ ve onlarýn el üstünde tutulan
sevgilisi olmuþtur.
Kerfersut köyünde Amasya'ya naklettiginde Tokat, Çorum, Yozgat, Sivas, Erzincan, Pülümür, Tunceli halký
kendisine bagladý. 1.Alaettin Keykubat zamanýnda Babailigi ve tüm Anadolu Alevisini karþý geniþ bir
tolerans vardý. Saray kuruluþundan beri Babailik ve Türkmen oymaklarý ile el ele vermiþtir. Ancak daha
sonralarý Alanya Tekfuru Kirfard'ýn kýzý Mahperi Hatun, oglunu tahta geçirmek için kocasý Alaettin
Keybutatý zehirleyince durum degiþti, halktan yana olan düzende bozuldu.
Sultanlar ve derebeyleri devam eden süre içinde halký ezmeye baþladýlar. Ülkenin her tarafýnda eþkiyalar
çogaldý. Merkezi oterite sarsýldý. Saray safhatý ve derebeylerin lüks yaþantýlarý sonuncu getirilen agýr
vergiler geniþ balk yýgýnlarýný tedirgin etti. Yoksul býrakýlan halk gittikçe yarýnýndan umutsuz hale
getirilince saray ile halkýn arasýndaki bag koptu. Bu olumsuz geliþmeler sonuncunda Anadolu Aleviligi,
Babailigini direktilinde ve Baba Ishak'ýn liderliginde ilk kez ayaklanmaya baþladý. Bu ayaklanýþýn
temelinde ayný zamanda Arap ve Acem kültüründe karþý biriken bir tepki de soz konusu olmaktadýr.
Saray Farsça'yý resmi dil olarak kabul etmiþ, verilen eserler Arapça ve Farsça yayýmlanýyordu. Ulemalar
her fýrsatta bunu iþliyordu. Halk dili ve halk edebiyatý bir kenara itilmiþti.
Babailer ise dergahlarýnda saz ve sözleriyle, deyiþ ve koþuklarýyla halk edebiyatýný iþliyorlardý. Saray ile
dergahlar böylece karþý karsýya gelmiþ, edebiyatýný iþliyorlardý. Saray ile dergahlar böylece karsý
karsýya gelmiþ, sonunda halkýn sefaleti, yoksullugu, sultanlarýn safahatýn karþý giderek onulmaz bir kine
dönüþtürülmüs ve bu çeliþkili durum Anadolu'yu ateþe verdirerek baþkaldýrý bayragýný açtýrmýþtýr.
3. Agustos. 1239 da 50.000 Türkmen þimsat bucagýndan harekete geçti. Bunun Sivas, Çorum
Türkmenlerinden oluþuyordu. Ellerinde palalar, baltallar ve o zamanýn silahlarý ile atlý ve yaya olmak
üzere 50.000 Türkmen, bir sel gibi kefersut'u ateþe verdiler.
Isyancýlarýn üzerine Aliþiroglu Muzaferettin Büyük bir kuvvetle gönderildi. Yapýlan kanlý boguþmada
sultanýn ordusu bozguna ugradý. Tüm teçhizat Babailer'in ellerinde geçti. Ikinci seferde Kirman kuvvetleri
gönderildi. Bunlarda kýsa bir zamanda periþan edildi. Sivas, Tokat, Amasya ele geçirildi. Buradaki
Türkmenler Keyhüsrev'in yönetiminden hoþnut olmadýklarýndan kuvvetleriyle Babai güçlerine aynen
katýlarak isyan bayragýný çogalttýlar.
Giyasettin Keyhüsref, korkusundan payý tahtý terkederek Kayseri'deki Kubad-Abad kalesine
muhafýzlarýyla birlikte kapanýr.
Isyancýlarýn üzerine bu kez Amasya serdarý Hacý Armagan þah'ýn yönetimindeki üçünçü bir kuvvet
gönderilir. Bu kuvvetler de kýsa bir zamanda maglubedilirler. Babailerin üst üste elde edilen bu baþarýlar
karþýsýnda rahatlarý ve huzurlarý bozulan zenginler ve ulema takýmý Anadolu'dan kaçarak solugu
Mýsýr'da alýrlar.
Isyan büyüyünce uç beyleri de ise karýþýrlar. Kayýlardan Ertugrul Gazi büyük bir kuvvetle Selçuklu
ordusunun yardýmýna koþar. Isyancýlar, bir yandan uç beyleri kuvvetleri, bir yandan da Hacý Armagan
Þah'ýn askerleri ile çarpýþmak zorunda kalýnca yenilirler. Bu yenilgi üzerine Babailer Amasya kalesine
sýgýnýrlar. Kale kuþatýlýr ve birkaç gün içinde alýnarak Baba Ishak öldürülür kanlý cesedi de kalenin
burçlarýna astýrýlýr. (23.Temmuz 1240)
Baba Ishak'ýn ölümünde sonra diger müridleri, yönetimlerindeki kuvvetlerle savaþa devam ederler.
Baþkaldýrý bir yýl kadar daha sürer. Hacý Armagan Þah, Sivas yöresinde Babailer'in kuvvetlerini izlerken
yapýlan bir çarpýþmada öldürülür. Selçuklularýn Erzurum'daki kuvvetleri de Sivas'a gelince Babai
kuvvetleri zor durumda kaldýlar. Çarpýþa, çarpýþa Kýrþehir'in Malya ovasýna çekilirler. Beraberlerinde
çoluk çocuklarýný da götürürler. Bu hareket artýk bir ölüm-kalým savaþýdýr. Yerlerinden,
yurtlarýndan olmuþlar, dag taþ yollara dökülmüþler. Son olarak da Malya ovasýnda yapýlan savaþta,
yavaþ yavaþ çembere alýnýrlar.
Çember her gün biraz daha daralýr. Týpký Kerbela'daki gibi susuzluk ve açlýk içinde
kýrvanýrlar. Bu amansýz tehtit karþýsýnda dermanlarý tükenir ve sonunda teslim olmak zorunda kalýrlar.
Ama, zalim utkusu kýyýcýdýr. Çoluk çocuk demeden insafsýzca katledilirler. (1241)
Ayný konuya Dogan Avcýoglu da þöyle deginir: "Babailer Tokat ve Amasya'ya dogru ilerlerken, sultan,
Konya'dan Beyþehir gölü üzerindeki sarayýna kaçar. Selçuklular'ýn Amasya subaþýsý, Baba Ishak'ý kale
burçlarýna astýrýrsa da Türkmenler dagýlmazlar. Babanýn göklere çýktýgýný, ordan yardýmla dönecegine
inanýrlar. Amasya subaþýsý öldürülüp "BABA RESUL ALLAH "diye haykýrýrlar Konya'ya dogru
ilerlerler.
Selçuklu askerleri Baba Ishak'ýn kudretinden korkarak savaþmazlar. Nihayet Kýrþehir yakýnlarýnda
Hiristiyan Gürcü ve Frenk askerlerinin öncülük ettigi Selçuklu ordusu Turkmenler'i bozguna
ugratýr. Hiristiyan öncüler, ilk baþarýyý saglayýnca, Türk ve Islam askerlerinin de maneviyatlarý yükselir.
Bu manevi güçle kendilerini yeni toparlayarak toplu bir þekilde Babai Türkmen kýrýmýna
giriþirler. (1240)
Geniþ çaplý kýyýma karþýn Babailik yok edilemedi. Bundan sonra Babailik, Anadolu'nun köy ve
bucaklarýnda, merkezlerden uzak yerlerde, yollarýn ugramadýgý köþe bucaklarda sürüp gitti. Babailigi
daha sonralarý Burak Baba ile Baba Aybey uzun zaman yaþattýlar. Bunlara "IÞIK TAYFASI" adý verilir. Ve
yýllar sonra Hacý Bektas-i Veli'nin Anadolu'ya geliþi ile Anadolu Alevi hareketi Bektaþilige dönüþür. Ayný
þekilde Abdülbaki Gölpýnar da bu dogrultuda konuya deginerek"Kýzýl külahla, kara kilimli" diye andýgý
Türkmenler'in Baba Ilyas'a uyan Türkmenler oldugu anlaþýlýyor. Gene bu devir Anadolu'da Rum Abdallarý,
Hayderiler, Camiler gibi batini inançlara sahip olan ve çok defa bayraklarla, davul ve dümbeleklerle gezip,
Inançlarýný yayan zümreleri Görüyorsunuzki bunlar XVI. y. y da artýk tamamýyla Bektaþilik tarafindan
temsil edilmiþ, bir çok gelenek ve töreleri, hatta terimleri bu tarikate mal olmuþtur.
Baba Ishak olayýna pek çok yazar ve tarihçi, gerçekçe bir yaklaþýmla deginmiþtir. Baba Ishak
hakkýndaki düþünceleri degerlendirdigimizde þu gerçek ortaya çýkmaktadýr.
Baba Ishak, halkýnýn insanca yaþamasý için sömürücü güçlere bayrak açan ve kendini bu ugurda feda eden
inançlý bir liderdi. Güçlünün güçsüzün ezmesine, insanýn insana kul olmasýna, ardý arkasý kesilmiyen
haksýzlýklara dur demek için çýkmýþtý ortaya. Bir liderdi , bir kurtarýcý olacaktý. Halktý, halkýn kendisi
olacaktý. Derin insan sevgisi vardý yigit yüreginde. Ve sözün kýsasý insanlýk aþýký idi Baba Ishak.
Ülküsünü, duyusunu, felsefesini seneler sonra Anadolu topraklarýnda ve Anadolu insanýnda tekrar
bayraklaþtýran bir Yunus Emre ve bir Pir Sultan öncüsü idi oh!. Bunun için canýný koydu ortaya. Amasya
kalesinde ser verdi sýr vermedi. Kiþiligini, insanlýgýný, büyüklügünü ve yüceligini satmadý, sattýrmadý.
Bu konuda Ceyhun Atif Kansu þöyle seslenir dizelerinde.